“Fenler evi” veya “bilimlerin kapısı” anlamına gelen Darülfünun 1848 yılında kurulmuş ve daha sonra kapatılmıştır. Darülfünun Sultan II. Abdülhamit zamanında, 1 Ağustos 1900 tarihinde “Darülfünun-ı Osmani” adıyla tekrar açılan ve üniversite seviyesinde bir kurumdur. Darülfünun, Tıp, Hukuk,
Edebiyat, Fen fakültelerinden oluşmakta ve yöneticisi “Darülfünun Emini” olarak adlandırılmaktaydı. Cumhuriyet’ten sonraki 10 yılda ülkemizdeki tek yükseköğretim kurumu olan Darülfünun 1924 yılında 493 sayılı yasa ile “İstanbul Darülfünunu” adını alır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun dördüncü maddesinde “Darülfünun’a bağlı bir İlahiyat Fakültesinin tesis edilmesi” ifadesi yer alıyordu. Bu nedenle İstanbul Darülfünunu adı verilen yükseköğretim kurumunun bünyesinde Tıp, Hukuk, Edebiyat ve Fen fakültelerinin yanına beşinci olarak İlahiyat Fakültesi açılmıştır.
Darülfünun, 1924 yılında çıkarılan 499 Sayılı Kanun’la ekonomik bağımsızlık ve tüzel bir kişilik kazanmıştır. Darülfünun, devrimci bir değişim gösteren bir toplumda tutucu bir karakter taşıyordu. İlimde ve fende ilerlemek için öncelikle üniversitenin düzeltilmesi gerekiyordu. Darülfünun’un medrese özelliği aynen devam ediyordu (Arslan, 2005: 29; Özata, 2007; 105; Demirel, 2009: 46; Taşer,
2010: 357; Vatandaş, 2010: 58; Baştürk, 2011: 51).
Cumhuriyet idaresinin Osmanlı’dan devraldığı tek üniversite olan Darülfünun, bir türlü Atatürk’ün görüşlerine ayak uyduramıyor ve medrese yapısını koruyordu (Namal, 2012: 15). 1923’ten 1932’ye kadar geçen süre içinde, Darülfünun daha doğrusu onun kadrosundaki kimi öğretim üyelerinin, Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyet’le başlayan devrime karşı cephe almaları ya da sessiz kalmaları zaman zaman yakınmalara yol açmıştır (Namal & Karakök, 2011: 30).
Atatürk, bilim yerleri olan üniversitelere, öğrencilerine ve öğretim üyelerine çok önem vermiştir.
Atatürk, cumhuriyeti kurduktan sonra yurtdışına yetenekli öğrencileri göndererek “üniversite reformu” için hazırlık yapmaya başlamıştır. Üniversite reformu öncesinde İsviçre Cenevre Üniversitesi pedagoji uzmanı Profesör Albert Malche Türkiye’ye davet edilir ve İstanbul Darülfünunla ilgili bir inceleme yaparak rapor yazması istenir. TBMM 31 Mayıs 1933’de İstanbul Darülfünun’un yerini alan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı “İstanbul Üniversitesi” ni 2252 sayılı yasayla onayladı. Üniversite reformuyla gerçekleşmesi plânlananların pratiğe yansıması için yeni yükseköğretim kurumları açılır.
Almanya’dan Nazi Rejiminden kaçarak Türkiye’ye gelen çoğunluğu Yahudi asıllı bilim adamlarının ülkemizde bilimsel ve çağdaş demokratik esaslara dayalı bir üniversite kurulmasında büyük katkıları olmuştur. Atatürk’ün bizzat girişimleri ile yurdumuza gelen bilim insanlarından Ord. Prof. A Heilbronn Botanik (Nebatat), Ord. Prof. C. Kosswig ise Zooloji (hayvanat) Enstitüsü direktörü olarak bu bölümlerin geliştirilmesinde görevlendirilmişlerdir.
1950 yıllarına gelindiğinde Kabataş Erkek Lisesi Biyoloji Öğretmeni M.Cemal Artüz ve Botanik ve zooloji enstitülerinde görev yapan öğretim üyelerinin girişimi ile tamamen bilimsel amaçlı (madde 4) “TÜRK BİOLOGİ DERNEGİ” adlı dernek kurulmuş(15 Şubat 1950) ve “BİOLOGİ” adı ile dergi yayınlanmaya başlamıştır.
Türk Biologi Derneğinin ilk yönetim kurulu üyeleri
Başkan: Cemal Artüz
Başkan Vekili: Curt Kosswig
Genel Sekreter: Atıf Şengün
Sayman: Melekper Oktay
Asli Üyeler: Fazıla Şevket Giz, Hans Winterstein
Yedek üyeler ise: fikret Saatçioğlu, SelahattinOkay idi
Derneğin ilk Murakabe (denetleme)Kurulu üyeleri :
Sara Akdik, Muazzez Baltan ve İlham Artüz idi
Derneğin kuruluş amacı;
Dernek biologi ve bununla ilgili kollar mensupları arasında fikir mübadelesi, anlaşma ve bilimsel çalışmalarda yardımlaşma sağlamaya ve bu bilimlerin memleket içinde gelişimini teşvik etmeye çalışacaktır. (Madde 3)
Dernek kuruluş döneminde biyoloji öğretmenlerine, eğitimde gerekli materyal sağlamayı da amaçlarına dahil etmiştir.
Sayın Cemal Artüz ve Curt Kosswig’in “ Biologi” dergisinin ilk sayısı için kaleme aldıkları yazılar biyologların bugünlerine ışık tutmaktadır.
Yazımızın 2. Bölümü bu 2 değerli öncümüzün yazılarını içerecektir.